'Küçük Farkların Narsisizmi' Kavramı Üzerine
- Deniz Şibka
- 12 Haz 2022
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 24 Haz 2022

Geçen gün bu fotoğrafı arkadaşımın profilinde gördüğümde, Freud’un ’’küçük farkların narsisizmi’’ kavramı belirdi zihnimde. Freud, iki insan arasındaki farklılık ne kadar azsa, fantezilerinde bu farkın o kadar büyük olacağını belirtir ve bitişik toprakları olup sürekli birbirleri ile çatışan toplulukları örnek verir. Bu, akla kardeşlik meselesini de getirir. Kardeşinizle dalaşabilirsiniz. Fakat ebeveyn çocuk için çok güçlü bir rakiptir. Çocuğun fantezisinde kendi agresyonunu yansıttığı, aklını okuyup bunlara misilleme yapabilen, tehditkar bir ebeveyn imgesi vardır. Bu açıdan ebeveyne yoğunlaşan bu yoğun agresyonun, benzeri olan kardeşe yönelmesi çocuk için çok daha rahatlatıcıdır. Bahsedilen benzerliklerin topluluk seviyesinde inkarı, bu üyeleri birbirine kaynaştırır ve benzer ötekini saldırganlığın hedefi haline getirir. Bunu gözlemlemek için sanırım önce kendi ülkemize bakmamız yeterli. Ülkemizde artan kadın cinayetleri, şiddet, ırkçılık; ve bunu pekiştiren ayırıcı söylemler bu zihinsel durumun ürünü olabilir mi? Bunların sorumlusu olarak neden hiyerarşik düzende ‘büyük farklar’ın sahibi, ebeveyni görmüyoruz da biz benzerlerimizle çatışıyoruz?
Peki tüm bu anlatılanların bireyin iç dünyasındaki yankılarına dönersek, sürekli diğerlerinden ne kadar farklı olduğu, eşsiz olduğu aşılanan bir bireyin, kendini sürekli başkaları ile karşılaştırıp bu yarıştan hüsranla çıkmaya dair korkusu öngörülebilir. Bu durumda kendindeki kötüyü görmeyip, kötü bir öteki yaratmak daha cazip olacaktır. Fotoğrafta en yakınındakini – o kadar ki birbirine yaslanmış, sınırları komşu ülkeler gibi- zihninde kastre etmiş ve onu eksiltme yoluyla kendini bütünlemiş bir insan izlenimi verdi bana görünce. Acaba sizin aklınıza neler geliyor?
Fotoğraf:
Emre Bahadır
@emrebhdr34_
Commentaires